SALAHTAN SELAYA İSTANBUL
Dünya döndükçe her gecenin bir sabahı vardır mutlak
Elbet gün dönecek aylar yıllar geçecek sabahlar hep olacak
Sabahlar olmasın dediğim günler çok gerilerde kaldı.
Eyüp Sultan’da sabah ezanı, dört yanı sardı.
Namazdan sonra, Piyer Loti sessiz, sakin zaman.
Kahve yudumlanırken haliç durgundur her zaman.
Epeyi oturmuşum dedim, artık kalkayım,
Ancak varırım öğleyi Yeni Cami’de kılayım.
Mısır çarşısından geçtim, baharatlar rengarenk
Alıcılarda ayak oynamaya başlamış, satıcılarda ayrı bir ahenk.
Kah selam bazen kelam, Kapalı Çarşı’ya geldiğimde,
Vakit güneşle gizlenmiş, ikindi oldu mu ne?
Çıktım çarşıdan, Nuruosmaniye’de kıldım ikindiyi,
Allah Allahh, kubbeden indirdim kamet getiren müezzini
Akşam’a vakit var derken saate baktım,
Aklım sıra bugün zamanı bir hayli uzatacaktım.
Oysa bu ezanlar bu manevi, bu ulvi hava
Benim ki hevesmiş, dünyalık için heva
Süleymaniye’den göründü boylu boyunca boğaz, alaca sularıyla.
Yahya Kemal’i andım. akşama girerken camiye ezanla,
“Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi.”
Yatsıya ömür yetmedi selalar verildi sabah Sultan Ahmet’ten
Ecel, hayret bu kadarda mı acil geldi? Beş vakte bile yetmeden.
Yorumlar kapatıldı.