ENVANTER
MANİSA BELEDİYESİ DÖNEMİ 2009-2023/Mart Dönemi
ULUCAMİ
ULUCAMİ’DEN BAKTIM.. (23.Mart.2015)
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Dün böyle bir tepeden Ulucami’den ben de baktım Manisa’ma. Benden ne kadar Yahya Kemal olursa Manisa’dan da İstanbul o kadar olur dedim ama içime söyleyemedim gönlüme anlatamadım neden böyle dediğimi? Ulucami: İshak Çelebi yaptırmış Saruhan Beylerinden Türbesi de burada. Bizans kalesi, Topkale, duvarları dayanamamış Saruhan Beylerin amacına. Bizans mizans kalmayınca yapıvermiş camiyi İshak Çelebi Sipil’in yamacına. Koca kapının caminin cümle kapısının eşiğine çıkıp da Manisa’ya baktın mı taa Yunt dağlarına kadar gözüküyor boylu boyunca Gediz. Daha sonra Osmanlı gelmiş Manisa’nın sokaklarına meydanlarına bir bir saplamış minareleri birer karış arayla hamamları da yanlarında. Külliye cami derken Şehzadeler Şehri olmuş Manisa. Sadrazam, Sultan, Padişah, Paşa, Veziriazam, her biri yaptırmış han hamam cami medrese, muazzam mı muazzam. Eski, siyah beyazlarda kalmış, durmuş zaman.
Yanmış yakılmış anladım da sonra ne olmuş. Yananların yerine yenileri yapılmış o yapılanlarda şimdi korumaya alınacak cinsten yapılardı. Çocukluğumun Manisa’sının çoğu evleri hala gözümün önünde. Onları da yıkmışız. Yangından sonra bir yangın alayı daha geçmiş Manisa’mızdan.
Akşama yemekte tartışıyorduk yıkılıp yerine bu apartmanlar yapılmasaydı nüfusu nereye sığdıracaklardı diye, şimdi cebimize mi koyduk kurşun askerleri, oyuncak plastikleri, dört tekerli tenekeleri.
Ulucami’yi restore edeceğiz, restorasyon projesi için İzmir II numaralı koruma kurulu ile birlikte röleve projesini yerinde incelemeye gittik. Kalabalık bir ekip; mimar, sanat tarihçi, arkeolog, şehir planlamacı, raportörler, yapı taşlarını sayarcasına, fotoğrafını çekercesine inceledik, sütun başlıklarından kaidelerinin detayına, pencerelerinden kapı sövelerine kadar, didik didik ettik. Manisa’nın önemli eserlerinden biri dedik.
Ulucami’nin bir kere daha cümle kapısının haşmetiyle irkildim. Koca koca taşlardan yapılmış yüksek basamakları çıkarken dizlerimden destek aldım. Eşiğin önünde şöyle bir yüzümü döndüm Manisa’ya, gözlerimi kapadım da baktım: Gel zaman git zaman aradan yıllar geçti çok zaman. Gediz kıvrım kıvrım akarken çok yatak değiştirdi. Manisa kendini değiştirdikçe de çok tarih yazdı. Değişmeyen, Ulucami’nin taş yapısı ile cümle kapısı bir de çınarları ki Ulucam ille aynı yaşta sanki.
Hadi gidiyoruz dediklerinde açtım gözlerimi önüme bakıyordum. Utandığımdan mı? Basamaklardan yuvarlanmayayım diye mi? Ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Eçiş büçüş çatılar, kimi delikleri pencere yapmış, kimi kapıları çatıya açmış, bazıları göğe merdiven dayamış, kimileri kiremit yerine şıngıl döşemiş. Kahve krem mavi, hepsi yapış yapış renkler.
Dörtken beş, beşken altı olmuş üç kat yerine.
İmar, mimar hak getire
İskanlar, ruhsatlar su götüre.
Muradiye Camisi ara ki görüne.
Osmanlının Minareleri gözükmez, müezzinlerin avazeleri duyulmaz olduğunda Ulucami 1366’dan beri yerinde duruyor orada, Manisa’mız yerinde durmamakta haklı galiba, kimler gelmiş kimler geçmiş bu arada.
1. DARPHANE:
Arkeolojik kazı ve restoradyonu. Manisa Belediyesi tarihinde ilk yapılan iş Arkeolojik kazı. Adı darphane, ancak ne olduğuna bir türlü karar verilemeyen bir yapı. Yıllar önce aslına uygun olmayan bir şekilde restore edilmiş. Çevre evlerin kamulaştırmalarının bir kısmı yapılmıştı bir kısım evler darphane parselini içerisinde kalmış onları yıkım izni alarak müze denetiminde koruma kurulunun izniyle kazıya başladık. Herhangi bir bulguya bilgiye rastlayamadık. Restorasyona başladık. Amacımız yapıyı yaşatmaktı restitüsyon projesiyle kahve olarak çalıştırılmasını amaçladık ve belediyenin Emlak işleri müdürlüğüne teslim ettik.
2. ULUCAMİ SAATİ:
Yıllardır saat başı çalmayan çanının ve çalışmayan saatinin orjinal şekliyle tamirini yaptık. Hiçbir elektronik parça kullanmadan tamamen aslına uygun mekanik haliyle tamiri usta Fethi Pamukoğlu,hem sanatcı hem saatcı tarafından yapıldı.
http://www.kulturvarliklari.gov.tr/yazdir?CE806903B2E6932B990C20F1AABBBC73
3. GÜLGÛN HATUN HAMAMI:
Restorasyonunu Vakıflar Bölge Müdürlüğü yaptırırken bazı hatalar yapan yüklenici firmaya el çektirilmiş. Sonra biraz dışına dokunduk ama içini tamamen yapmıştık. Yarım kalmış restorasyonunun tamamladık. Ayrıca Kabak Tekkesi, Yedi Kızlar Türbesi, Dere Mescidi ile birlikte çevre düzenlemesi.
4. KABAK TEKKESİ DÜZENLEMESİ:
Ulutepe yoluna açılan yol ile Tekke’nin yakınındaki evleri kamulaştırarak çevre düzenlemesinin genişletilmesiyle görünürlülüğünü arttırdık.
5. UNCUBOZKÖY ŞEHİT AKTAŞ İLKOKULU:
Restorasyonu ve rekreasyonunun yapılması.
6. EFENDİLER KAHVESİ:
Yıkımdan tescillenerek kurtarılarak restorasyonunun yapılması. (Bedesten Meyadanı köşesinde)
7. FATİH PARKI ÇEVRE DÜZENLEMESİ ve FATİH HEYKELİ
8. EMEKLİLER PARKI DÜZENLEMESİ ve adının BÜLENT KOŞMAZ PARKI olarak değiştirilmesi.
BÜLENT KOŞMAZ PARKI, (27.Haziran.2020)
1985 Küçük sanayi sitesinin birinci kısmı bitmiş 533 dükkana yerleşmeye başlamışlardı. Altı yedi yıl gibi bir zaman almıştı dükkan inşaatlarına başlanmasından tamamlanmasına kadar. Şehre uzak burada sanayi mi olur kim gelecek işimiz bozulur gibi sızlanmalardan dolayı kooperatif ortağı olmayan esnaf, yepyeni büyük (100-200-300-400 m2) dükkanları görünce ikinci kısmın yapılması ihtiyacı doğdu. 1987 yılında sanayi camisinden sonra ki alanda inşaatlar başladı. Bu alanı tarif etmesi şimdi kolay, sanayi camisinden aşağı derken Mehmet Akif Ersoy caddesi kaldırımsız bordür taşları döşenmiş toprak yoldu yolun hemen altı şimdi ki yürüyüş parkurunun olduğu park alanı ve menemen yoluna kadar ki alan zeytin, armut, badem ağaçlarından beş metre ötesi gözükmezdi o kadar sık ağaçlıktı.
Şimdi ki 75.yıl mahallesi; bu bölgede şehre uzak bir alan olduğundan boş. Bahri Sarıtepe Caddesine cephesi (bankalar caddesi; o zamanlarda ne adı var ne kendi) olan bu bölgede ilk yapılan kooperatifin projesini çizdim. Proje müellifi ben, kooperatif başkanı Rahmetli Bülent Koşmaz, inşaatları yapacak firma Çapra İnşaat, Rahmetli Mustafa Çapra. İmara ve bütçeye göre yapılan üç katlı inşaatlar yükselmeye başlayınca aidatını inşaat taksitini ödeyen ödeyemeyen kooperatif ortaklarından çatlak sesler çıkmaya başladı; mutfak ufak, salon küçük, oda yatak, banyo kuvet. Arsa belli, üye sayısı sabit, yapılacak inşaat metre karesi sınırlı. İnsanları bir araya toplayıp ev sahibi yapmak bir küçük daire sahibi olmaktan başka düşüncesi olmayan başkan Bülent Koşmaz bıraktı yöneticiliği, ortaklıktan da ayrıldı.
1992’de Celal Bayar Üniversitesi kurulma aşamasında: Vali Sami Sönmez, Belediye Başkanı Zafer Ünal, ben Mimarlar Odası Başkanı, Rahmetli Ticaret Odası Başkanı ve diğer sivil toplum kurum başkanları mütevelli heyeti oluşturduk. Kurulmasında hep birlikte çalıştık.
Bilge Dershanesi: Yaşar Coşkun, Galip Karagözler, diğerlerini hatırlamıyorum. Rahmetli arkadaşlarını toplamış eğitime ilk adımını attıktan sonra 1992 yılı Doruk Kolejini kurmuş yine birliktelik bir araya gelmişler Rahmetli Koşmaz müteşebbis, Rahmetli Çapra yapımcı, Kızıltoprak müdür, Coşkun yine var. 94 ‘te bittiğinde kızım ilk talebelerinden oldu o yıllarda öğrendiği ingilizcesi ile üniversite sonrası çalıştığı firmanın dış ticaret satın almasında çalıştı. Manisa’nın ilk koleji ve kalitesi.
Bundan sonra ki zamanlarda da bir araya geldik.Birliktelikler oluşturdu enerjinin e’si bilinmezken enerji şirketi kuralım dedi bir kaç yıl genel kurul yaptık Manisa’da tutmadı. Toplanan paralar faiziyle dağıtıldı dağıtılmasaydı devam ettirebilseydik, nafile, Manisa’da.
Aradan yıllar geçti bu arada bir çok toplantı kuruluş çalışmalarında fikir projelerinde zaman zaman bir araya geldik.
Yıl 2006 Organize Sanayi Başkanı olduğu yıllar. OSB’yi büyütmek istiyor ihtiyaç var. 4. ve 5. kısım inşaatları başlayacak iş henüz proje aşamasında. Proje ve uygulamanın teknik müşaviri olmamı istedi. Daha sonra Balo projesinde de beraberdik yine ortaklaşa. Türkiye’de bir ilk Batı Anadolu Lojistik Ortaklığı (BALO) projesini hayata geçirdi. Manisa’dan Avrupa’ya taşımacılık.
Minnetin, himmetin, duygusallığında ki hizmetin, kadirşinaslığın, vefanın, hakkın, hukukun, saygınlığında ki arkadaşlığın, sessizliğin sakinliğinde ki huzurun, vakurun, yorulmazlığın gayretinde ki sabırın, tüm bunların karşılığında ortaya çıkarılan OSB 4.5. kısmın eserin kusursuzluğunda ki damganın vurulduğu hayatımda ki iziydi Rahmetli Bülent Koşmaz.
2012 de Cengiz Başkan altını otopark yapalım dediğinde başladık Emekliler Parkına. Cami ve Vilayet Konağından dolayı kentsel sit alanı olduğundan Koruma Kurulu belli noktalarda elle, kazma kürekle sondaj kazılarının yapılmasını istedi bulguya rastlanabilir endişesiyle. Bir şeye rastlanmadı. Projeler kurula, tasdikler, gelmeler, gitmeler, ihaleler, şikayetler bir hayli gecikmeler olmasına rağmen güzele erişmek güzeli bulmak kolay olmuyor. 2014 otopark açıldı 2015 üst peyzajı bitti.
Vilayet Konağı kapısında durunca parkın ortasından Osmanlı’ya uzanan Hatuniye Camisi’nin minaresi mihenk taşıydı fonda ki Spil’in.
Minarenin şerefesinden, Vilayet Konağının çatısında ki Şanlı Bayrağımızın çelik direğinden, Fatih Parkı’n da at üstünde ki Fatih Sultan Mehmet’ten, Gediz’e boylu boyunca uzanan lirik ince bir çizgiydi park.
Spil’den Gediz Ovası’na yazılan Manisa Tarihi’nde önemi olan meydanın parkla taçlandırıldığı değerli bir isimle tarih boyunca korunarak tescillendiği BÜLENT KOŞMAZ PARKI. Allah her kula vermez bu hakkı.
9. KUMLUDERE CADDESİ DÜZENLEMESİ:
Dere Mescidi, Gülgün Hatun Hamamı’ndan Eski Garaj Barış Manço Meydanına kadar Kumludere’nin, (Akbaldır Deresi) dereboyu hattının düzenlenmesi.
MUHTEŞEM ÇAYBAŞI (19.Ocak.2012)
Manisa Şehzadeler Şehri de ne Şehzade kalmış ne yaşadıkları sarayları. Bunca tarihine bunca yaşamış şehzadesine rağmen kalan birkaç mekan Manisa Tarihini anlatmağa yetmiyor. 21. yüzyıla gelinceye kadar neler görmüş Manisa neler; adı önce Tantalis’miş sonra Magnesia, sonra Şehzadeler Sancağının merkezi olarak adı Saruhan Sancağı olmuş şimdi Manisa deniliyor ileri de nasıl anılır bilinmez hazır yolumuz düşmüşken 2010 yılında Manisa’ya, elde kalan yapılarını gezelim tarihe bir yolculuk yapalım.
Yolculuğumuza, Manisa Dağı yamacının eski yerleşim olan uç noktasından başlayalım. Manisa da kadılık yapmış Molla Şaban’dan.
MOLLA ŞABAN SİBYAN MEKTEBİ:
İki odalı küçük mütevazi yapıyı, Osmanlı çatı ve köşe inişlerinin basit iki kubbeli çatısının binaya katacağı zenginliğinin, sempatisinin bu küçük meydancığa sıkı sıkıya bağlanmasını sağlıyordu. Bu yerden fışkırmış yanı başında ki incir ağacı gibi yeşermiş duran küçük yapı, sübyanların eğitimini sağlamış zamanında. Nereye sığdırmışlar zamane tedrisatını, medrese ön eğitimini o küçücük yapının o küçücük beyinlerin neresine sığdırmışlar.
Buradan yukarı doğru kumlu dere kenarından çınar ağaçlarının gölgesinden çıkarkenBÖLCÜK DEDE yani KISIK MESCİDİ :Ağaçların içinde hiç mi hiç belli değil, gözükmese minaresi, duyulmasa ezan sesi, farkında olmadan geçeceksiniz bu da ağaçlarla dost olmuş bir mescid.
Mescide arkanızı verince karşıda kocaman bir ÇİTLENBİK AĞACI, koyu gölgesi, haşmetiyle, çınarlarla boy ölçüşüyor. Bir de gölgesinin hikayesi var Amak-ı hayal’i. Aynalı Dede’nin aynalı harekesinin dünyaya pırıltılar ışıklar saçan fikir ve akıl veren, gönlünden hal diliyle çıkan hayalleri, masalları, hikayeleri, Raci’ye masal gibi anlattıkları. Rüyadan uyandırıyor Raci gibi bizleri de, farkına varıyoruz hayatımızı anlattığının, var oluşumuzun inceliğini kafamızı iki elimizin arasına alınca fark ediyoruz, alemlere akıp gidiyor, ölümün ötesine geçiyoruz. Küçücük aklımızın marifeti, zayıf bedenimizin hikmeti, deryadan bir zerrenin tadı, evsafı ve de o zerrede ki letafeti anlatıyor, harekesinden yansıyan parça, kırık aynalardan,
“Ben;
küfür ile imandan,
kabul ve inkardan,
tasdik ile şüpheden
oluşmuş bir zerreydim.”
Aklımız çitlembik ağacının dallarına takılı, AYNALI DEDE TÜRBESİ’nden yakınında kiAYNALİ DEDE CAMİSİ’nden ayaklarımız yere basmaz vaziyette Boyahane Köprü’sünden Kırmızı Köprü’ye gelmişiz. Bir dönem önce alı, moru, kırmızıyı, tarihi, yolu yordamı bilmezler yıktı kırmızı köprümüzü. İkilediler kırmızı korkulukları utandıklarından, elifi görüp mertek sandıklarından, eskisine benzetmeğe çalıştılar. Neyse…
KARAKÖY , nedendir bilinmez Karaköy dendiği, çarşının minyatürüdür burası bu semte hitap eden dükkanları, esnafı, manavı, kasabı, bilhassa kahvehaneleri ünlüdür.
Evliya Çelebi’yi görür gibi oldum. Karaköy Kahvehanelerinden birinde. Nargilesini fokurdatıyor, köşede ki döşeğin üzerine oturmuş birkaç kişi ile sohbet ediyor; seyahatini, şefaat diyeceğine seyahat dediğinin hikmetini anlatıyor. Burası da neresi, bu Manisa’ya nereden geldim, kim çağırdıyı düşünüyor bir nefes daha çekerken nargilesinden.
Ariflerin, zariflerin toplandığı Karaköy Kahvehanelerinin de ki saz çalanların, rakkasların hangi kahvehanede olduğunu meddah ve hikayecilerin bir diğerinde, gazelhanların yerini sorarak buraya kadar gelmişken onları da göreyim diye düşünürken onu orada kaderi ve birkaç kişi ile baş başa bırakıyoruz.
TİTREK SİNAN BEY MEDRESESİ’sinin önüne gelmişiz. dereye bakan yönünde istimlak edilmeyi bekleyen üç dört ev. Yıkılsa derenin çağıltısı medresenin duvarlarına vuracak meydancık ve medresesi ortaya çıkacak. Ancak kafanızı sokağa doğru uzatınca da gözüküyor taş duvarları, içeriden ney, kanun sesi geliyor. Merakla kapısına yönelince içe kapanık yapısı, kemerli yüksek kapısından girince içeri sakin tavrı, taş kaplı eyvanlı avlusu kenarına dizilmiş oylum oylum medrese odacıkları, eğilerek girilebilen kapıcıkları, kıblesinde merdivenle çıkılan yüksekçe sahanlığın arkasında mescidi. Bu sahanlığa dizilmiş saz heyetinden, akşam ki Türk Müziği Konseri çalışması hazırlıklarından, provasından geliyormuş meğer kanunun sesi, neyin üflemesi.
Nef’i’nin (1572-1635) en çok bilinen gazellerinden biri bu çalınan, segah makamında yuruk semai, daha sonra Itri tarafından bestelenen bu gazel hakikatı anlatıyor, kelam ehlinin sözlerinin Hak’tan geldiğini, gönülden gönüle giden yolun, açılan kapıların kelam ile vuku bulduğu gerisinin laftan ibaret olduğunu.
Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyinesi sâf değil
Ehl-i dildir diyemem sinesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil
Yine endîşe bilür kadr-i dür-i güftarım
Rüzgâr ise denî dehr ise sarraf değil
Girdi miftâh-ı der-i genc-i maânî elime
Âleme bezli güher eylesem itlaf değil
Levh-i Mahfûz-i sühendir dil-i pâk-i Nef’i
Tab-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
Medrese o kadar huzur dolu, sessiz, sakin ki, çıkarken kapıdan kelamdan öte bir dünyaya giriyorsunuz. Kelamın inci olduğunu ancak dünya da sarraf olmadıkça, anlayan olmadıkça kıymetinin bilinmediğini, bilene sormak gerek…
Bir köprü bir köprü daha derken, köprüler yumağından, dere duvarının kenarından, gölgeli sokağından, dere boyundan yukarı doğru yürümeğe yürüdükçe dikleşen yokuştan soluyarak çıkmağa başladık.
Birbirlerine yaslanmış evleriyle eski Manisa evleri, adı gibi, MUTLU MAHALLESİ bu yörenin adı. Eski Manisa Evlerinin Yunan Yangınından kalabilen birkaç ev ve dar sokaklarına sonradan yapılmış kerpiç evler, batıya yürüdüğünüzde Lala Paşa, Narlıca Mahallesi, doğduğum evin çıkmaz sokağı karşısında büyük iki kanatlı bahçe kapısının aralıklı tahtalarından bahçemiz gözüküyor hala.
“Yaz günü sıcak bir ikindi vakti Ünzile Nine, Emeti Aba, Hatçeba, Elif Ebe, Fatmaba, kapılarının önüne çıkmış oturmuş konuşuyorlar. Evlerinin önü süpürülmüş tertemiz, Arnavut kaldırımı yol taşları orta yerinde taştan oluklu sokak, serinlemesi için sulanmış, bahar da yapılan beyaz kireç ve çivit kuşak badana kokusu hala sokakta geziniyor. Mor salkımlar sokağa uzanırken, çingene kiremitlerini örtmüş hanımeli, kokusu buram, buram sohbete karışıyor. Ellerin de tığ ile işledikleri yaşmak kenarı, masa örtüsü birer bahane, elleri çalışınca daha rahat konuşuyorlar, gözleri önlerinde yüz ifadelerini ses tonlarından anlıyorlar. Her biri psikolog edası ile komşularının hatta komşu mahallenin kızlarını tahlil ediyor oğlanları çekiştiriyorlar. Akşam vakti yaklaştığında yarına konuşacak çok şeyleri var daha.”
Onları sohbetleri ile baş başa bırakıp yürümeğe devam ediyoruz.
Çınara yaslanmış bir köprü daha derken İVAZ PAŞA CAMİSİ: tuğla işçiliğinin en zarif örnekleri, her bir kemerin üstünü başka motifle işlemiş ustası. Yakın tarih de antik özelliği olan halıları çalınmıştı. Yürümeğe devam ettik. Dere duvarı ile haziresinin duvarı arası neredeyse yan yan geçmemize izin veriyor, taşlar, taşlar her bir yerde bir başka güzel; duvarda, mezar taşında, cami kemerinde, avlusunda, yolda.
Ulu çınara yaslanmış bir köprü daha, bizde yorgunluktan söyle yaslanalım dedik çınara; GÜLGUN HATUN HAMAMI, REVAK SULTAN TÜRBESİ, KABAK TEKKESİ, YEDİ KIZLAR TÜRBESİ, DERE MESCİDİ, çeşmeler, meydan, meydan. Kimi sivri külahlı çatısı ile Selçuklu geleneğini yansıtırken, kimi yuvarlak kubbeli, yüksek kubbesi ile hamam, kiremit çatısı ile mescid, çatı armonisi, minaresi ve selvisi hepsi bir ahenk içerisinde notalara dizilmiş melodiler gibi, yapı manzumesi, çatı cümbüşü. Çaybaşı deresinin suyunun yıllardır sürüklediği kayalara vururken çıkardığı nağmeler, yapıların nağmeleriyle cümbüşüyle fasıl geçiyorlar.
Çınarlar derenin içinden, yıllar önce dere duvarının boyunu aşmış da göğe uzanmışlar bile, gölgeleri Manisa sıcağında nefes almamızı rahatlatıyordu.
Tarihi devam ediyor Manisa’nın, ancak mekanların tarihi yer değiştiriyordu buraya geldiğimizde, kocaman bir kaya ensemizde nefesi. NİOBE ; ağlayan gözleri, taş olmuş bedeni, büklümlü saçları, mahzun yüzü, elmacık kemiklerinden taş olmuş yüzünden süzülen gözyaşları, akmaktan taşlaşamamış hala akıyor, ÇAYBAŞI DERESİ gibi çağlıyor.
Osmanlının tarihi yaşantısını hayretler içinde ve şaşkınlık ile düşünürken bu kaya da nereden çıktı. Şaşkınlığımız bir kat daha arttı. Bu da Yunan Mitolojisi, Manisa’nın çok gerilere giden tarihini ayaküstü anlamak, anlatmak çınara dayansak dahi zordu. Bir soluk daha alıp Kır Kahvesine, DEĞİRMEN BOĞAZI’na gidelim orada kahvelerimizi yudumlarken, dağın gölgesinde soluklanırken, anlatırız Manisa Tarihi’ni.
Daha yolumuz çok uzun çünkü. 26/01/2010
10. CUMHURİYET MEYDANI DÜZENLEMESİ:
Yeraltı otoparkının tamiratları, su yalıtımları için etrafının yazılarak betonarme duvarlara uygulanması ve meydanın tekrar düzenlenmesi.
11. KIRMIZIEV RESTORASYONU:
Bedesten Meydanı karşısında Alaca Hamamın doğu köşesindeki kamulaştırma yapılan eski evin restore edilerek kreş olarak değerlendirilmesi.
12. İKİZEV RESTORASYONU:
İstasyonun altında yıkılmak üzere olan tescilli bitişik iki evin restorasyonu yapılarak makine mühendisleri odasına tahsisi.
13. KISIK CAMİİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Kumludere şaret projesi kapsamında yapılan çevre düzenlemesi.
14. AYNIALİ CAMİİ VE TÜRBESİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Kumludere şaret projesi kapsamında
15. ÇINARLI KAHVE RESTORASYONU:
Korumaya alınan çınarın altındaki Tescilli kahvenin restorasyonun yapılarak İlyasbey mescidi ile birlikte çevre düzenlemesinin yapılması
16. ÇINARLI KAHVE ULAŞIM YOLLARI VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ: Gülgün Hatun Hamamından: Kabak Tekkesi, Yedi Kızlar Türbesi, Çınarlı Kahve, Alibey Camii, Saruhan Parkı, Muradiye Camisi’nden, Bedesten Meydanı ve kentsel sit alanı olan eski çarşıya uzanan kültür yolunun düzenlenmesi. Ayrıca yine Gülgün Hatun Hamamı’ndan Yedi Kızlar, Seyyid İbrahim Hoca Mescidi, Ulucami Göktaşlı cami’ye bağlanan Ulutepe yolu’nun granit taş kaplamalarının yenilenmesi ve ikinci bir kültür yolunun yapılması.
17. 22 SULTANLAR ÇEVRE DÜZENLEMESİ:
Yan yolunun sevgi yolu yapılması ile türbenin ortaya çıkarılması.
18. SOKAK SAĞLIKLAŞTIRMA (DR.SADIK AHMET CADDESİ) 1.
19. SOKAK SAĞLIKLAŞTIRMASI (KURŞUNLU HAN ÇEVRESİ) 2.
20. SOKAK SAĞLIKLAŞTIRMASI (ÇEŞNEGİR CAMİİ ÇEVRESİ) 3.
21. SOKAK SAĞLIKLAŞTIRMASI (TAŞÇILAR MESCİDİ ÇEVRESİ) 4.
5. Etap çalışmalar devam edecek.
22. KAPALI ÇARŞI İYİLEŞTİRMESİ
23. BELEDİYEYE AİT TESCİLLİ KAPALI ÇARŞI ÜÇ DÜKKAN RESTORASYONU ve tescilli Ziraat bankası yolu, 2010 yılında belediyemizce tescillenen beyazfiln çevre yollarının çınar ağaçları dikilerek yeşil yollar yapılması ve yol kaplamalarının karakılınç taşları ile kaplanması.
24. SEYYİD İBRAHİM HOCA MESCİDİ ÇEVRE ÜZENLEMESİ:
Kamulaştırmalar yapılarak çevresi açıldı, bu esnada evlerin birinin altında akan kaynaksuyunun yatağı temizlenerek sokak çeşmelerine bağlanması
25. HACI YAHYA CAMİSİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Cami avlusu küçük olduğundan batı yönündeki meydanda Topçu Asım Muhtarlık yapısını muhtarla güçlükle anlaşarak yıktık ve düzenleme uygulamasını yaptık. Bu meydanın İzmir Caddesinden girilen yolu İvazpaşa Camisine kadar desenli taş kaplama yaparak Çaybaşı, Ağlayan Kaya’ya o bölgeye ulaşımı ayrıca Ulutepe Yoluna bağlantısını cadde düzenlemesi yaparak sağladık.
26. BEDESTEN MEYDANI DÜZENLEMESİ
27. DİLŞİKAR CAMİİ VE HAMAMI ÇEVRE DÜZENLEMESİ:
Yan yolunun trafiğe kapatılarak mahalle kasınlarının kermes yapılması için düzenlenmesi
28. HÜSREVAĞA HAMAMI ÇEVRE DÜZENLEMESİ
29. ARAPALAN CAMİİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ:
Kamulaştırmalar yapılarak Defterdar Mahmut Efendi (Arap Alan) Camii’ni ortaya çıkarılarak çevresinin düzenlenerek mahalle çocuklarının oynayacağı çocuk parkı yapılması.
30. ŞEYH FENARİ CAMİİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
ŞEHİT MAKBULE PARKI’NIN YAPILMASI
Yeraltı suyunun bol ve altından dere aktığı söylenen bu alanda bulunan tarihi çınar ağacı korunarak bu alanda tek kalmış 5 katlı binayı kamulaştırıp yıkarak bölge halkının kullanacağı geniş bir yeşil alan düzenlemesi yapıldı sonradan adını Kurtuluş Savaşı Kahramanlarından Şehit Makbule adını verdik.
31. ULUCAMİ ULUTEPE YOLU DÜZENLEMESİ:
Manisa’nın asfalt bilinmezden önce caddelerinde yapılan yapılan granit taş kapalamasının örneği niteliğinde olan granit taşkaplı bu yol kent belleği ve hafızası açısından önme arzetmekteydi ve bir kültür yolu niteliğindeydi. Döşemesinin bozulmasından dolayı tekrar aslına uygun olarak kapladık hatta belediye şantiyesinde bu taşları boyuna keserek düzgün yüzey haline getirdik ancak tamamını kesemedik.
http://www.akhisarhaber.com/manisa-ulutepe-caddesinin-temelleri-atildi-18564h.htm
32. KAYNAK MAHALLESİNDEKİ TESCİLLİ ÜÇ TARİHİ ÇEŞMENİN RESTORASYONU VE SULARININ DAĞSUYU BAĞLANARAK AKITILMASI.
33. KAYNAK DERESİ DÜZENLEMESİ
34. GÜZELYURT MAHALLESİNDE TARZAN PARKI YAPILARAK TARZAN HEYKELİ VE ÇEVRE DÜZENLENMESİNİN YAPILMASI.
35.KÖSELER KÖYÜ AİGAİ ANTİK KENTİ KAZILARINA SPONSOR OLDUK.
Yıllardır kazıları devam eden Aigai Antik Kenti’nin tiyatro yapısının ortaya çıkarılması için 2014 yılında 500.000.-TL’ ye yakın sponsor olunması. Ayrıca Manisa, İzmir, Aliağa istikametlerinden Aigai’ye ulaşılması için trafik yönlendirme levhaları düzenlemesi, yakın zamanda kente giden yolun yeniden asfaltlanması.
36. TÜM BUNLAR YAPILIRKEN CUMHURİYET DÖNEMİ ESERLERİMİZDEN OLAN:
37. ÜÇ ADET OSMANLI HAZİRESİ MEZAR TAŞLARININ OKUNMASI VE KİTAPLAŞTIRILMASI.
38. MÜZEDEKİ TAŞLAR HARİÇ TÜM CAMİ VE TÜRBELERDE BULUNAN MEZAR TAŞLARININ OKUNMASI VE KİTAPLAŞTIRILMASI.
39. ALAYBEY SEMTİNDEKİ ARAP DEDE TÜRBESİNİN İHYASI.
39. KARACA AHMET DEDE TÜRBESİNİN RESTORASYON PROJELERİNİN HAZIRLANMASI.
40. TARİHİ ESER VE TESCİLLİ YAPILARIN ULAŞIM YOLLARI:
Hatuniye Camii’nden İstasyona Atatürk Bulvarı.
Hatuniye Camii’nden Sultan Camii’ne Çarşı Bulvarı.
Muradiye Camii’nden Bedesten Meyfdanına ve Çeşnegir cami’sine ulaşılan yollar kırmızı ateş tuğlası kaplandı.
41. TARİHİ MEKANLARIN BULUNDUĞU BÖLGELER:
Tüm kaldırım ve bordürler Karakılınç taşı andezit, ayrıca Çınarlı kahve, Seyyid Hoca Mescidi, Alibey Camisi, Muradiye Camisi’nin yan yolları, Saruhan Heykeli’nden Yiğitbaş Kabri’ne çıkılan merdivenli yol, andezit palladien taş kaplaması.
42. TESCİLLENEN YAPILAR
GAZİ İLKOKULU,
DOĞUMEVİ,
FATİHİN KULESİNİN YANINDAKİ ESKİ BELEDİYE,
BEYAZFİL,
ŞEHZADELER BELEDİYE BİNASI,
EN SON MANİSA DEVLET HASTANESİ.
ERKEK MESLEK LİSESİ ATÖLYE YAPILARI
MURATGERMEN İLKOKULU,
ORMAN İŞLETME BİNALARI,
SİVİL MİMARİ YAPILARI
ÇARŞI MAHALLESİNDEKİ İŞYERİ YAPILARI
KIRMIZI EV
İKİZ EVLER (İstasyonun altında)
BÖLÇÜK BABA MESCİDİ
SİBYAN MEKTEBİ
15 ADET MUHTELİF ÇEŞME
SARNIÇ,
ARAP DEDE TÜRBESİ
KARARGAH BİNASI
ADAKALE MAHALLESİ ULUCAMİ YAKININDA SEYYİD İBRAHİM HOCA’NIN KABRİ’NİN İHYASI
DEVLET HASTANESİ
MORİS ŞİNASI ÇOCUK HASTANESİ (yakın bir zamanda)
TESCİLLENİP KORUMA ALTINA ALINDI.
İstasyon, Kız Meslek Lisesi, Öğretmen evi, Vali konağı, Fatih Kulesi, Hükümet Binası, Dispanser, Atatürk Heykelleri…(DAHA ÖNCEKİ YILLARDA TESCİLLENMİŞ YAPILAR)
Yorumlar kapatıldı.