SIĞACIK
ŞEHİRLERİN KARMAŞASINDAN SIĞINILACAK BİR LİMAN
SIĞACIK
Seferhisar’a gidelim diye kararlaştırdığımızda Mart Ayının 9’uydu.Seferhisar girişinin İlk kavşağından sağa Sığacığa döndük portakal limon bahçelerinin arasında ki yoldan geçerken meyvaların tamamı toplanmıştı. Sığacığa girdiğimizde parkyeri arama telaşına girmiş araçlar ile karşılaştık biz de kısa bir telaştan sonra sokak içerisinde yer bulduk dönerken bu sokakta dolmuştu.
Yaya olarak önce Kaleiçine girdik aman tanrım dışarıda ki sessizlğin yerini curcuna ve insanseli almış satıcılar ev yemekleri sarmalar börekler baklavalar reçeller kurabiyeler satıyor, alanların yanında, sokuntu ve sokak kovuklarında yiyenler ayrı bir telaş sergiliyorlardı.
Bir kısım alıcı ve satıcı tanıdık olsa gerek “bu hafta börek yapmamışsın” diye eski lezzetleri soruyorlar arıyorlardı.Dar sokaklarda zorla yürürken eşimin lezzetinin üstüne lezzet tanımadığım için sadece baktım kendimizi kaleiçinden limana zor attım.
Az önce araba yığını arsadan bozma otoparklar, sonra insanseli gecekondudan bozma dar sokaklar şimdi de balıkçı barınağından bozma yat limanı. Kale diye sadece bahçe duvarı görünümünde kalmış duvarları, insanların üzerinde kolayca tırmanıp çıktığı alçak kale burçları, sahilinde gezinemediğiniz gereksiz bir telaşın hamlettiği Sığacık.
Oysa daha çok işi var oya gibi dantel gibi işlenmesi gerekir. Gereken önemin biran önce verilmesi Kaleiçinin sokak döşemesinden evlerin düzenlemesine kale duvarlarının restorasyonundan barınağın kimliğini kazanmasına yollarının bisiklet bisikletlerinin araç olması gereken hatta insanların arasına yürürcesine sokulan araçlara dur denilmesi gereken bir Sığacık yapılması hem Belediyenin hem de Turizm Bakanlığının yarın sabah ki ilk işi,
OLMALI.
Yorumlar kapatıldı.