ARAYIP SORANLAR KALMADI…
“Bir varmış bir yokmuş” ne güzeldir söylemesi, annemizin masal sesi.
Yaşadıkça yaşlandıkça öğreniliyor var olan yok olan neyin nesi.
Şimdi anlaşılıyor yaşayınca hayatı, olanların olmayanların kıymeti.
Hele bir bir gidince dostlardan geride kalanların nefesi.
Gidenin ardından söylenenlerin ilki “daha dün konuşmuştu”.
“Allah Allah bir şeyi de yoktu” oysa sebep, her şeyin bir sonu oluşmuştu.
Yalnız kalınca şöyle bir eskiye dair, gözlerin önünden geçenler,
Çocukluk gülücükleri, gençlik kahkahaları, yaşlılıkta ki tebessümler.
Keşkeler gelir akla, pişmanlıklar, hay Allah’lar, bir bir nakarat olur dilde
Geçiyor günler, işte geldik gidiyoruz, zaman yok zaman yok, diye diye.
Şimdi zaman bol, vakit var, yaşanacak bir şey kalmamış yaşananlardan.
Soranlara “hamdolsun”, “idare ediyoruz” diyor korkuyoruz olacaklardan.
Daha başlamadık üç dört ilacı bir defada içmeye, bastona dayanıp gezmeye
Torunların büyüyüp gittiği parklarda, banklara yalnız oturup geçenleri seyretmeye
O günler de gelecek ama dost bildiklerimizden kalanlar nerede
İşte o zaman o parklarda savrulan sonbahar yaprakları düşerken bir bir yere
Kısık gözlerle dalgın, yorgun bakacağız gelene geçene birilerini ararmış gibi
“Bir varmış bir yokmuş” işte var olanla yok olan arasında bir kaç gün varmış sanki.
Her gün oturduğumuz banktan kalkıp giderken, konuşuruz kendi kendimize
Sanki yanımızda biri varmış da ona dermişşesine
“Toparlanayım artık geç oldu, ararlar beni”
Oysa, hiç arayıp soran yok ki, her bir dost göçüp gittiğinden beri
Yorumlar kapatıldı.