DÜNYA HALİ
Bugün yine bir cenazedeydim.
Sessiz bir huzurun arefesindeydim
Son yolculuğuna uğurlanıyordu kabristanlıkta
Kısada olsa taşınırken mevta, dostlarının omuzlarında
Çukura yakın bir yere koydular tabutu.
İki kişi indi çukura biri oğlu diğeri torunu.
Kenarda duranlar başları önde kimi eğik mahzun
Hoca başladı okumaya duayı uzattı bir hayli uzun
Hakkınızı helal edin dediğinde hocanın
Yüksek perdeden “Helal olsun” sesi hakkı olan olmayanın
Hoca talkın veriyor, anasının adını söyleyip üçlüyordu.
Onun için herhalde Cennet anaların ayakları altında deniyordu.
Dönerken iç geçirenler, rahmet dileyenler, dua edenler, tanıdık kabirlere
Çıktık kabristandan ayaz başlamıştı dua eden eller girdi ceplere
Buz gibi toprak, hava, su, buz gibi soğumuş vücudlar.
Paltoların yakaları kalkık, başlar kısık, gözlerde yaşlar.
Rahmetle anılan; komşular, eş, dost, tanıdık, tanımadıklarımız.
Kabristan çıkana kadar mahzunluğumuz, ahiret kaygılarımız.
Sessizlik hakim her bir dilde, yumuşamış gönüllerin sıcaklığı,
Kabirleri gördükçe mermer taşları, akla gelen dünya pişmanlığı.
Çok değil daha arabanın kontağı çevrilince bastı dünyanın kaygıları.
Bankaya gideceğim, müşteri gelecek, randevum var aldatmacıları.
Yorumlar kapatıldı.