İçeriğe geç

HER YERDEN ÇEKİYOR

16/02/2015

Bir furyadır gidiyor, mobil cepte taşındığı için cep telefonu diyorlar bazıları sevgilisinin fotoğrafını duvar kağıdı yapmış kalbinin üstünde sakıncalı dendiğinde onun aşkı beni öldürecek zaten deyip umursamayanlar. Bazıların arka ceplerinde bilhassa pantolon giyen hanımlarda bayağı da havalı duruyor pantolonla bir adım yaklaştıkları erkekliğe arka cepte ki telefonla külhanvari havalardalar. Eğer çok kıymetliyse elde tutup masa üstüne kefal balığı gibi yatıranlarda var. Camilerde kağıt yapıştırıyorlar çinilerin üstüne “lütfen kapatın” diye öyle ya her telden çalıyor namazda bazıları ‘tavukları pişirmişem’ diye çalmaz mı camide. Hoca bir an duruyor okusa mı oynasa mı? Toplantı yapılıyor tam da konunun ortasında telefon ‘Operadaki Hayalet’ çağrı müziği, bir telaş telefonu arıyor hani kaybedenlere derler ya çaldır da bulayım ne bulması hayalet ipi sarkıtıp sahneye indi bile. “Arkadaşlar şu telefonlarınızı önce bi kapatın” diye uyarılmalarında “ama ararlarsa” zannedersin ki kıyamet haberini bekliyor.
Çoğunun çalma sesi müzik, bazılarının ki güncel ve popüler olunca arkadaşları uyarıyor bırak çalsın çok güzelmiş arayan önemli değil yani.

Ne menem şey elden düşmüyor: Beklerken, sıkıldın dinlerken, tuvalette ıkınırken, mesajlar okunurken, otobüste, trende uçakta son dakikada, direksiyonda, matraksiyonda, tivitte, kaç beğenme merakıyla feyste, takip edilirken, nınnn mesaj geldi, vın gitti, çın biri feyste cevap verdi, pın aç bakalım kim göndermiş? Merak. Telefonların asıl işlevi konuşmadan ziyade merak üzerine kurulmuş her halde. Sen merak etmesen yanında ki meraklı “aç bakalım, bak bakalım, kim? Sen bakmak zorunda kalınca o da ensende bitiyor, üstüne çıkıyor, ölüyor meraktan.

Artık o kadar gelişti ve genişledi ki sahası, nerde olduğun önemli değil, her yerde, düğün dernekte, telefon cepte değilse elde… Düğüne davetlisiniz zaten seçerek davet ediyorlar siz telefonda tıktıktık mesajlardasınız, düğün sahibi keşke çağırmasaydım tavırları ile sizi izliyor. Hayır kınamıyorum biz de geçende bir nişandaydık dört aileyiz erkekler telefonla meşgul kadınlar etrafı süzerken. Gençler orta yerde oynuyor seyretmeyelim diye biz de telefonla oynuyoruz. birbirlerimizi çekip çekip pozlara kahkahalar atıyoruz, selfi çekip yamulmalarımıza patlatıyoruz kahkahaları.
-Feyse at feyse at sayalım beğenmeleri,
-Yüzükler ne zaman takıldı yaaa,
-Aaaa davetliler kalkmış,
-Hadi biz de kalkalım.

Haksız da değiliz telefonla oynamakta, bizim gençliğimizde telefon mu vardı Allah aşkına? Vardı da konuşabiliyormuyduk? Konuşmak için sabah oturuyorduk telefonun başına postanede ki hanımın kalıyorduk insafına, bekle bekle bağlanıyordu akşam ezanına, iyi de karşında ki o kadar bekler mi? O da gitmiş namazına, sizin anlayacağınız o durumdan bu duruma gelince sevindirik olduk yani.

Bir tek kimilerimizin gözleri seçmiyor uzağı çıkar yakını tak aç telefonu bak tam cepe koyacan bir daha zırrr gözlük değiştirilecek değiştir bak tak, tak bak, çıkar bak… Bu telciler buna da bi çare bulmuşlar şöyle ettirdin mi büyüyor hem yazılar hem resimler ama ekran küçük geliyor o zamanda ona da çözüm kahvaltı tepsisi gibi oldu telefonlar kulağına koydun mu kafan gözükmüyor tam siper olmuş vaziyettesin. Bi ses geliyor meraklıyız ya arıyoruz konuşanı haaa biri sütre gerisinden konuşuyor.

Şaka bir yana dünyamızdan koptuk da telefonla asılı kaldık. Dünyada o meretin içinde anam ne arasan var; artizinden solistine, şarkısından türküsüne, arayanından soranına, filminden klibine, yemek tarifleri bile var bekarlık harbi sultanlık, her şey var. Koptuk.

Yabancı bir şehirdeyiz adres soruyoruz açtık arabanın camını
-Selamün aleyküm, yaa arkadaş ben şu adresi…
-Gel birader gel sen yabancısın gel bi dinlen kolay adresi buluruz kimsin nerelisin hayrola ne yapacaksın gel birer çay içelim.
İnersin arabadan dostluk başlar o askerliğini mutlaka Manisa da yapmıştır senin de tanıdığın bi kaç esnafı söyler çayı içerken sen gideceğin adresi unutmuşsundur bile. Sizi gideceğiniz yere kadar götürür, ayrılırken hasretle sarılır öpüşürsünüz, tanıdıklarınıza selam gönderir…

Şimdi öyle mi ya? Adres telefonda var novigasyon diyorlar yazdın mı seni eliyle koymuş gibi götürüyor gideceğin yere, kimseye adres sormaca yok, minnet duygularımız köreldi.

Muhtaç, ihtiyaç, minnet, himmet, sohbet, muhabbet, kalmadı çıkalı bu musibet.

Reklam

From → BASINDAN

Yorumlar kapatıldı.

%d blogcu bunu beğendi: