İçeriğe geç

KENT Mİ? MENT Mİ?

06/02/2017

Zamanımızda:
Şehir de yaşam kültürü varken kentlerde yaşayanlar kültürlüdür. Şehirler; mazbut, mütedil, daha içe kapanık avam bir yaşam sunarken, kentler: Ticaret merkezleri, yüksek binaları, katlı ofisleri, renkli ışıl ışıl bulvarları, pırıl pırıl caddeleri, temiz sokakları, yaya geçidleri, trafik ışıkları, otopark ve metro, raylı sistemli modern toplu ulaşım araçları, simge binaları, büyük parkları, rekreasyon alanına dönüşmüş dere ve nehir kıyılarında ki kafe, restoran, hafta sonu eğlence mekanlarının bulunduğu, kolej, yüksek okul, simge eğitim yuvaları, üniversitesi ile kenti tamamlayan eğitimi, insanların giyim kuşamından da anlaşılacağı kültürlü, aydın, çağdaş yaşam seviyeleri ile kentte ki yaşantıyı simgeleyen, sanatçısından, ressamına, heykeltraşından, müzisyenine, mimarına, yazarına kadar insanlarının kentin bir simgesi olmuş, yaptıkları eserleri ile kentin her köşesinde sergilenen bu eserleri ile sanatçı kimliğine bürünmüş veya simge bir kaç yapısı ile dünya çapında ün kazanmış tanınmış bir yaşantıyı sergileyen yaşam alanlarından oluşan yerleşimdir kent.

Manisa: Şehir ile kent yaşantısı arasında kalmış ve kimliğini kaybetmiş veya kaybetmek üzere olan hala bir şehirdir. Ama yaşam kültüründen uzaklaşan bir şehir.

Şehirli mi kentli mi olacağız ikileminden kentli olmaya daha yakınız veya kentli olmalıyız ki kimlik arayışından kurtulalım. Şehir yaşamımızı 1960’lardan sonra kaybetmeye başlamışız. Tarım şehri ve mazbut bir yaşantımız varken suçlamak için söylemiyorum ama bu bir olgu bunlar şehrimize yabancılaşmamızın sebeplerinden bir kaçı. Organize sanayi bölgesi ile göçlerin başlaması, yap sat kanunu ile mazbut yaşantı sürdüğümüz eski evlerimizin yıkılması komşularımızdan ayrılışımız. Giderek şehrimizin yıkılması, yaşam kültürümüzün yok olması, bir çok tek ve iki en çok üç katlı sıcacık mekanlarımızın beş altı yedi kat apartman dediğimiz ucubeler ile yer değiştirmesi. Yeni komşular, yeni Manisalılar, yeni tesis edilmeye çalışılan dostluklar. 

Tarım ile uğraşan tarla sahiplerinin traktör ve tarım aletlerini pulluklarını kapı önüne sokağa bırakmaları, ikinci el arabalar, mobilya mağazalarını bir bir açılması, havalı yaşantı ve havalanmalar, şehirden kente dönüşümün başlangıçları idi. Küçük sanayi çarşılarının siteye dönüşmesi, ufak atölyeler, imalathaneler fabrikalaşmaya meyillenmenin göstergeleriydi. Ancak eğitim ve görgünün yetmediği bu tür atılım ve kıpırdanışlar yerinde saymaktan öteye gidemedi. İzmir’in gölgesi ulaşımın rahatlaması ile daha hissedilir olmaya başlamıştı. Tarımdan sanayiye dönüşüm, bir türlü dönüşemedi Manisa’lı. İmkansızlıklar da peşinden geldi açılan fabrikalar ortaklıklar uzun ömürlü olamadı. 

OSB’de uzun bir aradan sonra yabancı, dışarıdan gelen sanayiciler, yatırımcılar ile bir bir fabrikalar oluşmaya başladı. İstihdam işçi ihtiyacı göçü tetikledi. Yap sat barınma ihtiyacını karşıladı. Tarım şehri sanayi şehrine ve giderek de gecekondulaşmaya başladı. 

1989 yılında yapılan imar planı ile Manisa’ya yap sata yönelik plan hazırlandı. Dar çıkmaz sokaklar, eski az katlı evler, yeşil alan ağaçlı caddeler yıkıldı, bozuldu, açıldı ve çok farklı bir Manisa yapılaşmaya başladı. Mülkiyet hakkı ve tapuların delinmemesi için yani kamulaştırma yapılmaması için uğraşılan haritacılık işleri ile dar uzun parseller, dar sokaklar, bitişik duvar nizamı, adı cadde kendi sokak olan yollar, tarlamızın bağ bahçemizin olmasından dolayı parkın ne olduğunun ihtiyacını bilemediğimiz yeşil alanlar, yok olup gitti. Her yıkımın ardından kimliği değişti Manisa’nın. İçeride yıkım dışarıda bağın bahçenin gecekondu ve sanayiye kurban edilmesi.

32 yıl geçti plan diye kıvranan Manisa’ya, hala bir şey yapılamadı.YAŞAM PLANI’yla Şehir mi? Kent mi? Tercihini yapacak Manisa. Yeni modern yapıları, cadde ve bulvarları, semt otoparkları, yeşil ve rekreasyon alanları, bisiklet yolları, eğitim tesisleri, spor ve sosyal alanlar ile donatılmış Manisa. Şehri ne kadar özlesek de kentleşme yolunda yol alacak Manisa. 

Ancak, plansızlık ile 32 yıldır doğum sancısı çeken: Her geçen gün modern bir kent olabilecekken onu da kaçıracağımız, ne deve ne kuş olacağımız, saksağan gibi yürüyüşümüzü unutacağımız, ne kent ne ment olacağımız ama giderek terk edeceğimiz bir yumak olacak Manisa.

Reklam

From → BASINDAN

Yorumlar kapatıldı.

%d blogcu bunu beğendi: